İçeriğe geç

Fakir Ülke Teorisi

fakir ülke teorisi

Fakir ülke teorisi sosyo-ekonomik yönden geri kalmış ve dışa bağımlı hale gelmiş ülkeler için oluşturulmuş bir teoridir. Temelde ülkelerin kalkınma hamlelerinde geç kalması veya kalkınma hamlelerini hiç gerçekleştirmemiş olması yatmaktadır. Ekonomik kalkınma dışa bağımlılığı ortadan kaldıran ve çağdaş ülke konumuna gelinmesi amacıyla atılan adımlardır. Ülkelerin fakir kalmasının arka planında işleyen temel sorun, ekonomi çarklarının oluşmamış olması veya eksik oluşması olarak tanımlanmaktadır.

Ekonominin temel ilgi alanı kıt kaynaklar ile sınırsız ihtiyaçlar arasında denge kurmaktır. Kıt kaynaklar burada ki anlamı madenler veya üretime etki eden diğer ham maddeler olarak algılanabilir. Fakat makale içerisinde kaynak tanımı daha da geniş tutularak, tüketiciye ulaşan nihai ürün olarak tanımlanacaktır. Fakir ülke teorisi ekonomik büyüme ve kalkınma konusunda geri kalmış ülkelerin durumunu ele almaktadır.

Fakir Ülke Teorisi Nedir?

Teori genel itibariyle sömürge yoluyla geri kalmış veya yeterli bilgi beceriye sahip bireylerin oluşmadığı ülkeleri ele alan çalışmalardır. Ülkelerin neden fakirleştiği veya kalkınma süreçlerinin gelişmiş ülkelere nazaran neden daha yavaş gerçekleştiği ile ilgili bir takım sorulara cevap aramaktadır. Ekonomik kalkınma bir ülkenin büyüyerek daha fazla refaha ulaşması şeklinde tanımlamak mümkündür. Fakat buradaki gelişme sadece iktisadi açıdan gelişme değildir. Bireylerin eğitim seviyesini artması, çarpık kentleşmenin azalması veya planlı şehirleşme hareketlerinin olduğu faktörler ele alınmaktadır.

Gelişmiş ülkelerin baz alındığı veriler ile oluşturulmuş fakir ülke teorisi ise yukarıda verilen değerlerden yoksun ülkeleri ele almaktadır. Buna göre fakir ülke kategorisinde bulunan ülkeler için şu şekilde sıralama yapmak mümkündür:

  • Kurumsal yapıları zayıftır
  • Kalkınma ve büyüme hızları düşüktür
  • Ham madde ihraç eden ülke konumdadırlar
  • Siyasi yönden karmaşık ve kaosa hazır bir yapıları vardır
  • Gelir adaletsizliği vardır ve kişi başına düşen milli gelir düşüktür
  • Eğitim seviyesi düşüktür, gibi ortak özellikleri barındırmaktadırlar.

Yukarıda maddeler halinde verilen kriterler ülkelerin mevcut durumları göz önünde bulundurularak sınıflandırılmasına yol açmaktadır. Ekonomik kalkınma hedefleri ve dış ticaret ilişkilerinde reform gerçekleştirilerek fakir ülke konumundan çıkmak mümkündür. Küreselleşen ekonomi sayesinde inovasyon gerçekleştirilerek refah artışının gerçekleşeceği aşikardır.

Ekonomik Kalkınma ve Fakir Ülke Teorisi İlişkisi

Ülkelerin refah, çağdaş ülke sınıfına yükselebilmesinin tek yolu ekonomik büyüme ve kalkınma olarak tanımlanmaktadır. Bu süre içerisinde izlenilmesi gereken yol ise mevcut imkânları etkin kullanmak ve verimli üretime geçmektir. Fakat dış ticaret ilişkileri gerçekleştirilirken; gelişmekte olan ülke ve gelişmiş olan ülkeler arasında yapılan ticari ilişkiler, geri kalmış ülkelerin aleyhinde işlediği görülmüştür. Fakir ülke teorisi ise bu noktadan çıkmıştır.

Ülkelerin yapmış oldukları ticaret sırasında, bilanço oluştururken ihracat kalemi artıyor ve kişi başına düşen milli gelir artmıyor ise fakir ülke sınıfından çıkılmadığını göstermektedir. Ekonomik kalkınma hareketleri bu doğrultuda olumlu sonuç vermeyecek ve ülke fakirleşmeye devam edecektir. Kalkınma ve fakir ülke teorisi arasındaki ilişki bu şekilde incelenmektedir.

Kaynakça:
Atilla Aydın – Türkiye Ekonomisinde İhracat ve Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Arasındaki Uzun Dönem İlişkisi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir